Avrupa Birliği kendi sınırında karbon vergisi almaya hazırlanıyor. Hazırlanan taslağın 2021 Haziran ayında çıkması bekleniyor. Peki nedir bu yeşil mutabakat veya karbon vergisi ?
Günümüz dünyası sanayi devriminde de olduğu gibi kökten bir değişime başladı. İş yapış biçimimiz ve yaşam normallerimiz tamamen değişiyor. Bu konunun enerji ayağında ise Avrupa birliğinin başını çektiği karbon nötr olma hedefi var. Birliğin ilk amacı, 1990 karbon emisyonunu referans alarak 2030 ve 2050 yıllarında belli oranlarda bu emisyon miktarlarını aşağıya çekmek. Bu amaçla enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik elde etmek vb. metotlar için firmaları zorluyorlar. Büyük şirketlerin de devletlere kafa tutmayarak bu yönde yatırımlar yapmaya başladıkları artık aşikar. Ne yazık ki ortada büyük bir problem var, bu iklim krizi dünya da birkaç devletin önlemler alarak ortadan kaldırabileceği bir kriz değil.
Avrupa Birliği yatırım yaparak ve belli maliyetlere katlanarak üretim – tedarik zincirini temiz enerjiye veya nötr karbona dönüştürürken, Rusya’nın Türkiye’nin vb. cayır cayır kömür yakarak elektrik üretmesi bu amaca köstek olmaktadır ve yine doğayı kirletecektir. Böyle bir durumda önlem alan bu devletlerin firmaları, yapılan dönüşüm yatırımlarının maliyetleri yüzünden hem rekabetçi konumlarını kaybedecekler hem de kirlenmeye devam edecekler. İşte bu noktada, Avrupa Birliği hem caydırıcılık hem de iklim krizinin tüm ülkelerce dikkate alınması için, ithal ettiği ürünler için üretim yapan firmalara “Salınım yaptığınız karbon miktarı kadar belli oranda bir vergi ödeyeceksiniz” diyecek. Bu fonun nerelerde kullanılacağı hala tam net değil ama vergi oranlarının %25 oranlarında olabileceği konuşuluyor. Bu ne anlama geliyor?
Anlamı, Avrupa’ya mal satmanın hiç bir avantajı ve karı olmayacaktır. İhracat yapmanın bir anlamı kalmayacaktır, çünkü bütün kazancınız vergilere gidecek. Şimdi bir çimento veya seramik üretim fabrikasını düşünelim. Karbon salımları çok büyük miktarlarda. Ayrıca Avrupa Birliği’ne yaptıkları ihracat da çok büyük miktarda. Bu yasaya hazırlıksız yakalanırlarsa Avrupa pazarında ki oyuncular muhtemelen değişecektir. Bunu şuna benzetebilirsiniz.
Duymuşsunuzdur; Türkiye, Rusya’ya domates gönderir ve bazen bu domatesler sınırdan geçemez ve ülkemizde iç pazara sürülür. Nedeni çok basit, Rusya’nın istemediği kimyasal veya hormonal bir ilaç, domateslerin içinde bulunmuştur ve bu ürünlerin içeri girişine izin verilmemiştir. Aynı durum bu sefer Avrupa’ya ürün gönderdiğimizde de olacak, kontrol edilecekler, sertifikalarla bu ürünlerin temiz enerjiyle veya sıfır karbon salımıyla üretilmediği anlaşılırsa, salım miktarına göre belli bir vergi ödemesi istenecek yoksa geri gönderilecek. Olay kısaca böyle özetlenebilir.
Önerimiz kendi sektörümüz için ilk başta şunlar;
- Öncelikle enerji etüdünüzü yaptırmanınız ve verimliliğinizi arttırmanız.
- Mesela ürün kurutma, ısıtma ve soğutma süreçleri için Solarwall sistemini tercih edebilirsiniz.
- Verimsiz ürünlerinizi değiştirebiliriz.
- Yapınızın yalıtımını arttırabiliriz.
Diğer önemli bir konu ise tükettiğiniz elektriği yenilenebilir enerjiden karşılamanız. Bu gayet mantıklı bir adım olacaktır. Şimdilik atıl olan çatılarınızı kullanarak güneşten elektrik üretebilirsiniz.
Ayrıca çatınız dışında “Lisanssız Elektrik Yönetmeliği’nin” 5.1.ç maddesi ve ileride çıkması planlanan 5.1.h maddesi de işinizi görecektir. Araştırabilirsiniz.
Temiz enerjinizi sertifikalandırmak zorundasınız. Yine ileride lisanssız üretimler içinde YEK-G sertifikası verilecektir. Eğer yatırımlarda geç kalırsanız bu sertifikaları ağır maliyetler ile satın almak zorunda kalabilirsiniz.